Yedi tepeli şehir İstanbul en güzel tepelerden izlenir. Bunun için biraz vaktinizi harcayın. Çamlıca tepesinden ya da Pierre Loti’den izleyin bu yedi tepeli şehri. Muhteşem boğaz manzarası ve bir bardak ince bellide içeceğiniz çayla huzuru yakalayacaksınız. Huzurdan bahsetmişken daha fazla huzur istiyorsanız inin tepelerden ve ihtişam ve muhteşemliğin merkezlerine gidin. Camilere. Sultanahmet cami, Süleymaniye cami, Ayasofya cami, Ortaköy cami sizleri bekliyor. Girin içerine. Dışı gibi içleri de eşsiz güzellikte huzuru bulacaksınız. Benim için de dua etmeyi unutmayın.
Yedi Tepeli Şehir İstanbul
İstanbul, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist akınına uğrayan nadide şehirlerden biridir. Sultanların şehridir İstanbul. İstanbul’da yaşayan yabancı sayısı da her gün artmaktadır. İstanbul, bir kültür mozaik başkentidir. Osmanlı döneminde, stratejik bakımdan büyük önem arz eden bir şehirdir. Gittiğiniz her yerde tarihi bir doku ve yapı ile karşılaşmanız mümkün. Öyle iki üç günde gezilmez İstanbul. Belli başlı yerlerini görmeniz için bile en az bir haftanız gerekir.

İstanbul'da Gezilecek Yerler- Saraylar
Evet, siz saraylara layıksınız. Kızlar, delikanlılar yürüyün Yeşil vadiye pardon saraylarımıza. Mekânlarınız sizi bekliyor. Buyurun Topkapı sarayına, Çırağan sarayına, Beylerbeyi sarayına ve Dolmabahçe sarayına. Eh giriş ücretli olsa da buna değer. Gidin ve görün. O atmosferi hissedin. Osmanlı’nın muhteşem dönemini hissedin. Eh, giriş ücretli ama bakım için de gerekli. Gidip bir latte içeceğiniz parayla koca bir saray geziyorsunuz. Hatta tavsiyem müze kart çıkarttırın. Hem daha ekonomik hem de pek çok müzede geçerli.
İstanbul’un Nazlı kızı: Kız Kulesi ve Adalar

İstanbul'da gezilecek yerler denince akla gelen iki güzellikten biri, denizin ortasında nazlı bir güzel gibi, yedi tepeli şehir İstanbul’u bekleyen Kızkulesi ve Beyoğlu'nun yağız ve yakışıklı delikanlısı Galata kulesi. Gezilip görülecek yerlerin başında gelir her zaman. Ve adalar. Ömrü hayatımda bir kez gittim. Büyükada' ya gittiğimde biraz yaşım küçüktü. Hiç unutmam. Dudaktan Kalbe’yi izledikten sonra gitmiştim teyzemle. Sait Paşa’nın yalısının önünden geçerken Lamia çık kız dışarı diye bağırmışım faytonla geçerken. Bir de Cemil, ben geldim tatlım. Teyzemin ve faytoncunun çok güldüğünü hatırlıyorum. Tabi ne Cemil’im çıktı yalıdan ne de Lamia. Tek pişmanlığım faytonla gezmek oldu. Sonradan öğrendim o zavallı atların neler çektiğini. Büyükada’ya veya diğer adalara yolunuz düşerse benim için de gezin ama ya yaya olarak ya da bisikletle. Bir de benden selam söyleyin açan o mis kokulu çiçeklere.